23 Ağustos 2013 Cuma

                                      YENİ BİR SAYFA

                Hiç şüphesiz tüm Borussia Dortmund'luların aklında bir soru işareti vardı sezon başlamadan önce. Altyapıdan yetişmiş,sizle özdeşleşmiş ve en önemlisi ilk 11'in değişmez ismi olmuş Götze bu soru işaretlerini başlatan cümleydi adeta. Futbolculuk kariyerinde transfer çok normal birşey elbette her futbolcu başka yeni tecrübeler kazanmak,kendini geliştirmek için başka takımlara transfer olmak ister. Götze de bunu istedi. Fakat yanlış zamanı ve Dortmund taraftarları için yanlış takımı seçti. Takımı en konsantre olması gereken zamanda bırakacağı açıklandı. Şampiyonlar Liginde dolu dizgin giderken böyle bir olayın patlak vermesi Dortmund için büyük bir handikaptı. Götze gibi çok yönlü bir futbolcuyu kim istemezdi ki ?

               Şampiyonlar Ligi,Bundesliga ikinciliği derken bir sezonu başarılı bir şekilde tamamladı Dortmund. Transfer dönemini en iyi şekilde geçireceğinden hiç şüphem yoktu Klopp'un. Borçları kapatabilecek kadar bir paranın kazanılmasının ardında yerinde ve doğru transfer yapacaktı Klopp ve ekibi.

               İlk adım Felipe Santana'nın gidişiyle defansa bir alternatif olan Sokratis'in alınmasıydı. Hem fizik olarak hem de Bundesliga'yı tanıyan bir oyuncu olarak çok doğru bir tercihti Sokratis. Aubameyang ise kanatlar için en doğru tercihti. Hem Reus hem Kuba kanatlarda çok iyiler ama Klopp Şampiyonlar Ligini de düşünerek en az onların seviyesinde bir oyuncu alarak bu transferinde bize ne kadar doğru tercih olduğunu gösterdi. Ve 10 numara kime olacak soruları sorulurken haber Ukrayna'dan geldi. Henrikh Mkhitaryan.. Talihsiz bir sakatlık yaşayan Mkhi son 2 Bundesliga maçında da oynadı.
       
               

26 Temmuz 2013 Cuma

Sihirli Değneğin Sahibi

 
       Öyle uzaklara gitmenize gerek yok. Bundan 3 sene öncesi düşünün. Biri size Borussia    Dortmund şampiyon olacak dese gülerdiniz. İki sene üst üste şampiyon olacak hatta Şampiyonlar Ligi'nde final oynayacak dese o diyen kişiyle arkadaşlığınızı keserdiniz herhalde futboldan anlamıyor diye.  

         580.000 nüfuslu bu şehirde kalpler sarı-siyah atar her zaman. Maç günleri şehirde hayat durur. Maçın bi sonraki günü kimin maça gidip gitmediği anlaşılır o şehirde ; eğer sesi kısık birine rastlarsanız emin olun maça gitmiştir o. Belki de mutluluğu en çok hak edecek taraftarların başında gelir Dortmund taraftarı. En zor zamanlarda bile ortalamanın bir kişi bile altına düşmeyen taraftar sayısı bunun en somut örneğidir. Bilet kuyruğuna iki gün önceden girer taraftar yanında çadırını getirerek. Böyle bi aşktır onlarınki. Ama bu aşkın asıl mimarından bahsedeceğim bugün ; Jurgen Klopp..


        1967 yılının sıcak günlerinde Stuttgart'ta dünyaya geldi Klopp. Amatör olarak birkaç takımda forma giydikten sonra efsane olacağı Mainz takımına transfer oldu 1990 yılında. Çıktığı 325 karşılaşmada 52 gol attı. Forvet olarak başladı Klopp. Sonra defans oynadı. Ne kadar uçuk geliyor değil mi kulağa ? Ama bu sene Şampiyonlar Ligindeki Malaga maçını hatırlayın. Felipe Santana son on dakika forvet oynadı o maçta. Böyle bir taktiksel dehanın temelleri daha o zaman atılmış baksanıza. Futbolu bıraktığı sene teknik direktör olarak geçti Mainz'in başına. Takımını kümede tutmayı başardı ilk senesinde. 2002-03 sezonunda Bundesliga hayalleri averajlara takıldı ama sonraki sene tarihindeki en büyük mutluluğu yaşattı Mainz'e..


         Mainz defterini Bundesliga'dan düştükten sonra kapattı Klopp. Artık yeni bi sayfa açmıştı. Herkes yeni bir yaşama 'beyaz sayfa' derdi ama Klopp'un tüm sayfaları 'sarı' idi. Dortmund'un başına geçtiğinde Subotic ve Zidan'ı transfer etti hemen. İlk senesinde hiçbir Avrupa kupasına katılamamasına rağmen Dortmund'la sözleşme yeniledi. Sonraki sene 5. olarak Avrupa kupalarına katıldı. Taraftarların yüzü artık gülüyordu...

Ve o sezon..

       Yıl 2010.. Sezonun başlamasıyla birlikte merak edilen konu Borussia Dortmund'un çıtayı daha ne kadar yükselteceğiydi.. Günden güne yükselen grafik ivme kaybedecek miydi ? Herkesin aklında bu sorular varken Dortmund mağlubiyetle başladığı ligde fırtına gibi esiyordu. Genç çocukları cesaretlendirdi Klopp. O sarı-siyah formanın hakkını verdi hepsi. O seneye kadar Dortmund taraftarı hariç pek kimse bilmezdi futbolcuların isimlerini. Hangi takım alırdı Dortmund'daki oyuncuları ? Peki şimdi ?.. 

       Borussia Dortmund 9 senelik hasreti sona erdirdi. İktisatçıların bir sözü vardır ; kıt kaynaklarla maksimum verimi almak. Adeta Klopp'u anlatıyordu bu sözler. En az maliyetle takımı kurdu. Hatta çoğu altyapıdan geldi. Ama onların yürekleri milyon,trilyon ederdi. Gerek taktiksel açıdan gerekse mental olarak takım oldular. Dünyada birçok takım var ama takım olan takım çok az. Klopp Dortmund'u gerçek bir takım yapmıştı yeniden. Frankenstien vakası yaşadı adeta Dortmund. Yeniden doğdu.

        Bu sezondan sonra bir kez daha şampiyon oldu Dortmund. Dünyanın dört bir yanından taraftarı oldu. Sempati değildi bu bildiğin taraftarlardı. Çin'de,Japonya'da,Avusturya'da,Amerika'da ve Türkiye'de.. Ve daha birçok yerde. Herkes arkasına almıştı Sarı Duvar'ı.. 

       2012-13 sezonunda şampiyonlar liginde final oynadılar..Tek eksikleri tecrübeydi. Ama kupanın asıl kazananı onlardı. Sarı Duvar'ı Sarı Dünya yaptılar..
  
        Bunun için futbolculara,yönetime herkese teşekkür edilecektir elbette ama bu başarının altındaki en büyük isim Klopp'a ayrı bir teşekkür borcu vardır herkesin. Yaptığı iş sadece teknik direktörlük değil onun. Takımı sıfırdan başlayıp inşa ettiği için ''mimar''dı o. O gençlere birçok şey öğrettiği için ''öğretmen''..Her koşulda futbolcularının yanlarında olduğu için ''baba''ydı..


       Yeni sezon öncesi bizi heyecanlandırdığın için teşekkürler Klopp.. Senin zekanla futbol adeta baş yapıt oluyor.. Eminim o Malaga maçını hala başa sarıp sarıp izleyenler vardır ( benim gibi ).. :)

       İşte sihirli değneğin sahibi Jurgen Klopp..Dortmund'a dokundu ve herşey böyle başladı..


                         Dahi  Sarı Adam..